Ekoloji nedir, neden önemlidir?
1870 yılında ilk olarak Alman biyolog Ernst Haeckel, çalışmalarında “ekoloji” kavramını kullanmıştır.
1930’lu yıllara kadar bilimsel bir statü kazanamayan bu kavram, canlıların birbirleri ve çevreleri
arasındaki etkileşimlerini incelemektedir. Ekoloji kavramı, Yunanca kökenli “ev” (oikos) ve “anlama” (logos)
sözcüklerinden türeyerek, “gezegenimizi anlamamıza aracılık eden” anlamına gelmektedir (Porritt 1986).
Ekoloji, organizmaların birbirleri ile ilişkileri ve fiziksel çevreleri ile ilgilenen bir bilim dalıdır.
Yaşadığımız dünyayı evimiz; hayvanları, bitkileri ve diğer canlıları da ev arkadaşlarımız olarak görmek hiç
de yanlış olmayacaktır. Bir evde huzur nasıl ancak karşılıklı sevgi ve saygıyla sağlanıyorsa, dünyada da
ancak bu şekilde sorunsuz yaşayabiliriz. Ekolojinin amacı ise evimizdeki dengeyi ve huzuru sağlamaktır.
Ekolojik çalışmalar, mimari, tasarım, sanat ve diğer pek çok bilim dalının çalışma alanlarını destekler ve
dünya için daha faydalı çalışma alanları sunar.
İnsanın doğayla olan savaşı alet yapımıyla başladı. Doğa, gelinen süreçte insanın var olması için bir araç
olarak görüldü. Yerleşik hayatın getirileri ekolojik dengenin bozulmasını tetikledi. Hayvanlar bu süreçte
evcilleştirildi, ormanlar tahrip edildi, insan popülasyonu artmaya, pek çok canlı türü yok olmaya başladı.
Sanayi devrimi ile insan bu dengeye son darbeyi vurdu. Ekolojik dengenin bozulmasının en belirgin sonuçları;
doğal afetlerin artması ve küresel ısınmadır(kriz). Depremlerin olmasını doğal kabul edebiliriz elbette
fakat ellerimizle davet ettiğimiz erozyonu, kuraklığı, kıtlığı doğal olarak görmek büyük hata olacaktır.
Yavaş yavaş yok ettiğimiz şey sadece diğer canlıların değil bizim de habitatımızdır. Sanılanın aksine kendi
yaşam alanımızı genişletmek yerine daraltmaktayız ve bunun bize sonuçları da yıkıcı olacaktır.
Ekoloji, sürdürülebilirlik ve tasarımcı ilişkisi

Sürdürülebilirlik, insanlığın ve gelecek nesillerin gereksinimlerini de göz önünde bulundurarak, geleceği
tehlikeye atmadan ihtiyaçların karşılanabilmesidir. Ekoloji ve sürdürülebilirlik birbirleriyle son derece bağlı
iki kavramdır. Ekolojik bir tasarım sürdürülebilir olmak zorundadır. Sürdürülebilir tasarımlara yönelmeyi,
tasarımcılar için bir seçenek olarak görmeyi bırakıp, ahlaki ve vicdani bir yükümlülük olarak
değerlendirmeliyiz.
Tasarım denince akla gelen sadece geliştirilen ürünün göze nasıl hitap ettiği olmamalıdır. Tasarım yapılırken,
malzeme seçimi, ambalajlama, enerji tüketimi, geri dönüştürülebilirlik, uzun ömürlülük gibi noktalar göz ardı
edilmemelidir. Endüstriyel tasarımın en başarılı isimlerinden Dieter Rams iyi bir tasarım için on ilke
benimsemiştir ve bunlardan ikisi tasarımın çevre dostu ve uzun ömürlü olmasıdır. Dieter Rams’a göre çevreye
zarar veren bir tasarım iyi bir tasarım olarak değerlendirilemez. Tasarım, mantıklı hammadde kullanımına ve
dengeli bir çevreye katkıda bulunmalıdır. Sadece gerçek kirliliğe değil, görsel kirliliğe ve çevrenin yok
edilmesine de karşı durulmalıdır. Tasarlanan ürün dayanıklı ve sade olmalıdır, böylelikle kullanım süresi
uzayacak ve günümüzün tüketim çılgınlığına karşı duracaktır.
Ekolojik ve Sürdürülebilir Bir Tasarımda Nelere Dikkat Edilir?
-
Tasarım ve üretim sürecinde enerji verimliliği önemsenmeli, mümkünse yenilenebilir enerji kaynakları
kullanılmalıdır. Sadece üretim süreci değil, dağıtım süreci de düşünülmeli, taşımada harcanan enerji
minimuma indirilmelidir. Üretim yerinin pazara yakın olması bu konuda avantaj sağlar.
-
Özellikle mimari alanda doğal yaşamın korunması, bölgenin iklim koşullarına ve yerel dokuya uygunluk önem
arz etmektedir. Bölgenin iklim özellikleri avantaja çevrilmeli, maksimum verim, minimum zarar
gözetilmelidir.
-
Sürdürülebilir, geri dönüştürülebilir ve dayanıklı malzemeler tercih edilmeli, ürünün kullanımı
sonlandıktan sonraki hikayesi düşünülmeli, atık yönetimi iyi yapılmalıdır. Sadece ürün malzemesi değil,
ambalaj malzemesi seçimi de önemlidir.
-
Yapılan tasarım estetik açıdan da çevreyle bütünlük sağlamalı, geometrisi, renk ve malzeme seçimi bu
doğrultuda düşünülmelidir.
Bazı somut örneklerle pekiştirelim
Royal Collage of Art’tan mezun Ariane Prin kalem fabrikası için hammadde olarak Royal Collage of Art’taki
workshopların atıklarını kullanıyor. Kalemin ana hammaddesi ağaçtır. Kalem yapımında planlanmış bir
ormancılıkla üretilen ağaç kullanılması ekolojiye uyar fakat her ne kadar planlanmış bir ormancılıkla üretilse
de geri dönüştürülmüş hammadde kullanımı bizi enerjiden, yoldan, iş gücünden, hammadde üretimi ve taşınması
süreçlerinden tasarrufa götürür.
Günümüzün en büyük çevresel sıkıntılarından biri plastik vb. ambalajların kullanılmasıdır. İtalyan tasarımcılar
Simone Caronni, Paolo Stefano Gentile ve Pietro Gaeli, kâğıda ve plastiğe sürdürülebilir bir alternatif olarak
geri dönüştürülmüş patates derilerinden yapılan patates kızartmaları için ekolojik bir ambalaj oluşturdu. Bu
ambalaj hem hammadde hem de atık yönetimi konusunda güzel bir örnektir.
Wwf market, çevre dostu üretim ve sürdürülebilir tasarım denince akla gelen ilk örneklerdendir. Wwf market ürün
malzemesi olarak organik pamuk, Orman Yönetim Zinciri (FSC) onaylı kağıtlar, geri dönüştürülmüş ve geri
dönüştürülebilir malzemeleri kullanmaktadır. Aynı zamanda küresel çapta faaliyet göstermesine rağmen üretim
yerlerini de pazarlarına yakın olarak tercih ederek, ulaşımda harcanan enerjiyi minimuma indirmeyi ve karbon
ayak izini azaltmayı hedeflemektedir.
Hollanda kasabası Wageningen'in eteklerinde bulunan Stoas Vilantum Üniversitesi binasının silindirik şekli, BDG
Architects tarafından içerideki kullanılabilir taban alanını optimize etmek ve cepheden enerji kaybını azaltmak
için tasarlanmıştır. Ekolojik ve sürdürülebilir tasarımların artması ve desteklenmesi konusunda tasarımcı ve
üretici firmaların dışında tüketicilere ve yöneticilere de görev düşmektedir. Bu tasarımlar çevre politikaları
ile desteklenmeli, bilinçli tüketici kitlesi yaratılmalı, sürdürülebilir tasarımlar teşvik edilmelidir.
Sonuç
Dünya üzerinde yaşayan insanoğlu, Endüstri Devrimi ile birlikte son 200 yıldır kendi geleceğini tehdit ederek,
yeryüzünü yaşanması zor bir konuma getirmiştir. Küresel ekosistemde bulunan; ormanlar, okyanuslar, verimli
topraklar, sulak alanlarla birlikte yerel kültürler de bu zarardan payını almaktadır. Hızla büyüyen insan
nüfusuna yetmeyen doğal kaynakların aşırı ve yanlış tüketilmesi, küresel kapitalizmin doğa odaklı olmayışı ve
sistematik olarak atmosferin, okyanusların ve toprakların bilinçsizce kullanması, Dünya kaynaklarının
sürdürülebilirliği için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Üretimin ve kalkınmanın sadece niceliksel
boyutlarına odaklanmak çevrenin ve kültürlerin sürdürülebilirliğinin göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Bu
nedenle kaynakların sürdürülebilirliği için doğal ve kültürel kaynakların nitelikli bir biçimde, özen
gösterilerek kullanılması gerekmektedir. Bu bağlamda sürdürülebilirliğin sağlanması, ekolojik tasarımı kavramak
ve uygulamak ile başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilecektir.
Aklanoğlu (2009)’a göre “tasarımda ekolojik yaklaşımın temeli, ekolojik planlamaya dayanmaktadır. Planlamanın
tasarımla bütünleşmesinin gerekliliği, yaşam kalitesi ve sürdürülebilirlik kavramlarını gündeme getiren gelişim
ve değişimler, ekolojik tasarımın çıkış noktası olmaktadır. Bu bağlamda ekolojik tasarım; disiplinler arası
yaklaşım ile başta ekolojik süreçler olmak üzere sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik süreçleri
destekleyici nitelikte çalışmayı gerektiren bir kavramdır. Tasarımda ekolojik yaklaşım, bugün genel kabul
görmüş bir yaklaşım olup her geçen gün bu alanda yeni çalışmalar gündeme gelmektedir.”
Kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesini hedef alan ekolojik tasarım uygulamaları, ayrıca doğaya uyum
sağlayan tasarımların gerçekleştirilmesi için yol gösterici olmaktadır. Sahip oldukları çevresel ve kültürel
özellikler doğrultusunda şekillenen geleneksel yerleşmelerin özünde var olan ekolojik tasarım ilkeleri, güncel
tasarım ve planlama yaklaşımları kapsamında değerlendirildikleri koşulda, sürdürülebilirlikleri de sağlanmış
olacaktır.
