MARKUT bir endüstriyel tasarım dergisidir. Endüstriyel tasarım ise bir çok disiplini içerisinde barındıran bir alandır. Endüstriyel tasarım denince endüstride lokomotif görevi gören otomotiv endüstrisine yer vermemek bu dergini editörlerine yakışmazdı.
Her şey 1885’te Carl Benz’in ilk içten yanmalı aracın patentini alması ile başladı. Aradan geçen 135 yılda ise otomotiv endüstrisinin geldiği nokta çok şaşırtıcı. Otomatikleşen vites kutuları, elektrik ve fosil yakıtı beraber kullanan hibrit güç üniteleri, kendi kendine park eden ve kendini şerit içerisinde tutan otomobiller ve hatta 5. seviye otonom sürüş! 1885 yılında üretim amacı “güç ve zamandan kazanarak a noktasından b noktasına gitmek” olan otomobillerin bugün insanlara tam olarak bunun için hizmet ediyor sayılmaz.
Gordon Murray T50 / McLarenF1
Bunun en iyi örneğini geçtiğimiz ay 90lara damgasını vuran McLaren F1’in tasarımcı Gordon Murray’in kendi şahsi markası adı altında duyurduğu T50 modeli ile gördük. T50 bir spor otomobil. Aslında bir süper spor. Ancak ne turbo şarj ne de süper şarj beslemeli bir motora sahip (turbo şarj ve süper şarj verimliliği artıran motor elemanlarıdır). Yani Murray’in amacı güç ve zamandan kazanç değil. Sizce Murray ünlü Cosworth (bir motor üreticisi) yapımı 3.9 litre hacminde v şeklinde sıralanmış 12 adet silindire sahip atmosferik ve dakikada 12100 devir çevirebilen 654 beygir ve 427 newton metre güç üretebilen bir motor ile neyi amaçlıyor?
Üstelik gelişen teknolojiler ile otomobillerde milisaniye ile vites değiştirebilen otomatik şanzımana da sahip değil. T50 bunun yerine bir 6-ileri manuel şanzımana sahip. Murray’in söylediği ise şu “tur zamanları ve maksimum sürat ile pek ilgilenmiyoruz. T50’nin odak noktası sürüş keyfi”. Bu örnekten yola çıkarak söyleyebileceğimiz en net şey ise günümüzde otomobil seçerken sadece bir yere seyahat etmeyi düşünmüyoruz. Seyahat sürecini de düşünüyoruz. Hatta seyahat ederken nasıl göründüğümüzü bile. Otomobil şık mı değil mi tarzıma uygun mu gibi sorularla karşılaşıyoruz günümüzde.
Otomobiller uzun zaman önce bizi bir yerden bir yere götürme konusunda evrim geçirdi. Artık tek faktör bir yerden bir yere gitmek değil. O iki nokta arasına o kadar çok şey girdi ki. Günümüzde a noktasından b noktasına giderken konforlu, daha az maliyetli, eğlenceli, verimli ve karbon emisyonları gibi bir çok etken göz önünde bulunduruluyor. Ve bu da otomobilleri hayatımızın olmazsa olmazlarından biri yapıyor. Hatta bazılarımızın hayatının merkezi…
Dergimizde her ay yeni bir otomobil yazısıyla sizlerle olacağım. Takipte kalın 😉
