Minimalizm nedir?
Minimalizm sözcüğü Fransızca'dan gelen “minimum” sözcüğünden türemiştir. Minimumun kelime anlamı ise, “bir şey için gerekli en az veya en küçük miktar (derece, nicelik)” olarak belirtilmiştir. Minimum kelimesinin matematiksel ifadesine bakacak olursak, “değişken bir niceliğin, inebildiği en alt basamak, asgari, minimal” şeklinde tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu, 1988).
Amerika’ da 1960 ve 1970 yıllarında etkili olan ve sanatsal biçimin aşırı yalınlığını savunan sanat anlayışı için “Minimalizm” terimi ilk kez 1965 yılında Richard Wolheim tarafından kullanılmıştır.
Minimalizm bir akım olarak değerlendirildiğinde, modernizm ile başladığı bilinmekte ve Modern Sanat akımlarının bir kısmından etkilenerek, bir kısmına da tepki olarak ortaya çıktığı bilinmektedir. Doğmasında öncülük eden akımlar De Stijl, Suprematizm, Pürizm, Konstrüktüvizm gibi gerçeklik, nesnellik, işlevsellik ve sadelik gibi kavramları ön plana çıkaran akımlar olmuştur (Özdoğru, 2004: 45)
Farnsworth House, Mies Van der Rohe
Minimalizm kavramının tam olarak bir karşılığı olmadığından genellikle ünlü düşünürlerin ve tasarımcıların sözleriyle açıklanmaya çalışılır. Bunun sebebi ise minimalizmin kendine resim, heykel, müzik, edebiyat, sinema, mimari, ürün tasarımı gibi pek çok alanda yer bulmasıdır. Minimalizm, karşımıza bazen sanat akımı, bazen yaşam tarzı, bazen de tasarım dili olarak çıkmaktadır. Her ne kadar farklı alanlar olsalar da özlerinde taşıdıkları kaygı ve amaç aynıdır. Tüm minimalist oluşumların yol göstericisi olan Mies van der Rohe, minimalizmin özeti niteliğinde olan ünlü “less is more” (az, çoktur) ifadesini kullanmıştır.
“Fakirlik, yoksunluk, eksiklik değildir minimalizm; aksine bilinçli bir tercihtir. Zor olanı seçmektir, azla çok yapmaktır.” -Mies van der Rohe
Minimalizm kavramını iyi anlayabilmek için hangi alanlarda neyi ifade ettiğini bilmekte fayda vardır.
Minimalizm'in mimarlık ve tasarımdaki karşılığı “en az malzemeyle en yalın, en ekonomik ve en işlevsel sonuca gitmek” olarak tanımlanabilir (Kazmaoğlu, 1997). Minimalizm; bir düşünceyi, minimum sayıda renk, değer, biçim, çizgi ve dokuya indirgeyerek vermeye çalışır. Kendisinden başka, hiçbir düşünceyi, objeyi ya da deneyimi vermeye çalışmaz.
Minimalist sanatçılar, seyirciler çalışmalarını izlerken geleneksel sanatta olan kompozisyonun, temanın ve diğer elemanların dikkatlerini dağıtmasını istemezler. Çalışmanın ortamı ve malzemeler, onun gerçekliğidir ve minimalistler bunu göstermeye çalışırlar; başka bir şeyi sembolize etmeye çalışmazlar. Renk, bir duyguyu belirtmek için kullanılmaz; sadece alanı belirtmek için kullanılır. Minimalist sanatçılar, yaptıkları çalışmanın kendi düşüncelerini yansıtması gerektiğine karşı çıkarlar.
Yaşam tarzı olarak minimalizm ise, insanların hayatlarına neyin değer kattığını sorgulamalarını ve yaşamlarını karmaşadan temizleyerek, asıl önemli olanı bulmalarını amaçlar: sağlık, ilişkiler ve deneyimler. Bu yaşam tarzı son zamanlarda oldukça popüler bir hale gelmiş olsa da geçmişten beri bu düşünceleri benimseyen topluluklar olmuştur. Toplum yapısına göre minimalizmi benimseyenler değişmiş ve minimal yaşam tarzına en fazla benzeyen toplumun Japonlar olduğu görülmüştür. Dinlerinin etkisiyle minimal yaşamı benimseyen Japonlar her zaman sadelikten ve tabiatla iç içe olmaktan yanadırlar. Shibui düşüncesinin hakim olduğu Japonya'da minimalizmin etkili olduğu da görülmektedir. Trevanian'ın ifadesi ile Shibui, basitliği ve zarifliği ifade eder ve ruh ile yaşamın her alanında rahatlamayı arzular. Shibui ise ruhun basitliğine varmak ve az ile yetinmek ister (Trevanian, 1981, Aktaran; Ertürk, 2011: 55).
Ürün Tasarımında Minimalizm
Minimalizm, tasarımcıların bir ürünün veya konunun yalnızca en temel ve gerekli unsurlarını, aşırı ve gereksiz bileşen ve özelliklerden kurtularak ifade etmesiyle ilgilidir. Minimalist tasarımlarda amaç, ürünü temellerine indirgeyerek, ürünün gerçek formunu sergilemek ve kullanıcıyı karmaşadan uzaklaştırarak deneyime odaklamaktır. Bu tasarımlarda sadece görsel unsurlar değil, kullanılan malzemeler ve ürün maliyeti gibi unsurlar da yine aynı şekilde minimum seviyede tutulmaya çalışılır.
Minimalist tasarımın köklerine inildiğinde Japon kültürü nden, sadeliğe ve dinlenmeye odaklı zen felsefesinden etkilendiği görülmektedir. “zen”, japon tasarımcılar için de bir yol açmış, karmaşadan uzak, yalnızca amaca hizmet eden ürünlerin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
İskandinav tasarımı da minimalizmle en çok ilişkilendirilen konulardan biridir. İskandinav tasarımı, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve daha sonra 1950’lerde beş İskandinav ülkesinde gelişen yalınlık, minimalizm ve işlevsellik ile karakterize edilen bir tasarım hareketidir ( markut 2. sayı, İskandinav tasarımına bakış ). İskandinav tasarımlarının minimalizmi vurgulayan dayanakları ise şunlarıdır; genel işleve hizmet etmek için tasarımda sadelik, temiz çizgiler ve kompozisyonlar, parlak ve doğal aydınlatma, daha açık ve daha nötr renkler, doğal döşemeler (ayrıca yapraklar, ağaçlar vb. doğa temaları).
Minimalizme öncülük eden başka bir önemli akım ise Avrupa'da ortaya çıkan Bauhaus Hareketi dir. Bauhaus'un ünlü "form işlevi izler" mottosu tasarımların önce kullanılabilirliğe daha sonra estettik kaygılara odaklanması gerektiğini vurgular. Minimalizmde de önemli olan tasarımın işlevselliğidir, kullanılabilirliği engelleyecek her türlü bileşenden kaçınılmalıdır.
Hayatımızın içine girmiş her ürün geçmişten beri yaşam tarzımızın ve deneyimlerimizin bir parçası olmuştur. Yaşam tarzımız kullandığımız ürünleri, kullandığımız ürünler ise yaşam tarzımızı yansıtır. Bu sebeple tasarlanan ürünlerde sadece çizgilere değil, altında yatan düşüncelere, ürünün bize sunmak istediklerine de odaklanılmalıdır.
Sürdürülebilir Bir Yaşamda Minimalizmin Yeri
Sürdürülebilirlik, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Sürdürülebilirlik üç temele dayanır; ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik . Ancak bu üç temel sağlanabildiğinde sürdürülebilir bir yaşam mümkündür.
İdeal olarak sürdürülebilir bir dünyada 3 ana koşul var olacaktır:
1. Ekolojik bütünlük korunacak, dünyanın tüm çevresel sistemleri dengede tutulurken, içlerindeki doğal kaynaklar insanlar tarafından kendilerini yenileyebilecekleri oranda tüketilecek.
2. Dünyanın dört bir yanındaki insan ürünleri, bağımsızlıklarını koruyabilir ve ihtiyaçlarını karşılamak için ihtiyaç duydukları finansal ve diğer kaynaklara erişebilirler. Ekonomik sistemler sağlamdır ve güvenli geçim kaynakları gibi faaliyetler herkes tarafından kullanılabilir.
3. Evrensel insan hakları ve temel ihtiyaçlar, ailelerini ve toplumlarını sağlıklı ve güvende tutmak için yeterli kaynağa erişimi olan tüm insanlar tarafından elde edilebilir. Sağlıklı Topluluklar, kişisel, çalışma ve kültürel haklara saygı duyulmasını ve tüm insanların ayrımcılıktan korunmasını sağlayan adil liderlere sahiptir.[1]
Minimalizm, önceliklerinizi ilişkilerinize, yaşam deneyimlerinize ve çabalarınıza yeniden kanalize ederek, tatmin edici olmayan ve sürdürülemez tüketim kalıplarından uzaklaşarak, ihtiyaçlarınıza daha çok ve isteklerinize daha az odaklanan bir yaşam biçimi sunar. Bu yaşam biçimi sadece kişinin kendisiyle değil, çevresel ve sosyal açıdan da sorumlu bir tüketim alışkanlığıyla ilişkilidir. Minimalizm, kaynakların verimli kullanılması ve gerekli olmadığı düşünülen, fayda sağlamayan harcamaların kısılmasıyla hem ekolojik hem ekonomik sürdürülebilirliğe katkı sağlar. Sürdürülebilir ve minimalist tasarımların temel özelliklerine baktığımızda ise kaynakların verimli kullanılması, estetik açıdan sadeliğin savunulması, tüketim çılgınlığının önünde durması, doğal elemanların kullanımı gibi ortak özellikler görülmektedir. (sürdürülebilir tasarım için markut 0. ve 1. sayı) Tasarımda sürdürülebilirliğe önem veren ve minimalizmi benimseyen Dieter Rams 'a göre iyi tasarım mümkün olduğunca az tasarımdır, mütevazidir, uzun ömürlüdür ve çevreye zarar vermez . Rams, tasarımda modaya uygunluğu reddeder. Tasarlanan ürünler amaca hizmet eden araçlardır, dekoratif bir obje veya birer sanat eseri değillerdir. Tasarım ne kadar sadeleşirse o kadar zamansızlaşır ve uzun ömürlü olur. Böylece günümüz tüketim çılgınlığının karşısında durabilir.
https://www.ecomena.org/minimalism-and-sustainability/ [1]
Atilla, Avşar, Döl, Pelin, Minimalizm Akımı Kapsamında Nesne Anlayışının Yeniden Değerlendirilmesi, 02-10-01, İdil Dergisi
Dağ, Melek, 2020,Tüketim Kültürü Bağlamında Bir Yaşam Tarzı Olarak Minimalizm
Ertürk, Müge, 2011 Minimalizmin Doğuşu ve Mimaride Biçim Açısından Minimalizmin Değerlendirmesi