Mini bir İngiliz otomobili dendiği zaman akla gelen ilk otomobillerdendir. Mini bir otomobilden ne beklerseniz size fazlasını sunmaktadır. Mini, şehir yaşantısında dar sokaklardan bir gokart kullanırmışçasına eğlenceli bir kullanım sunarken aynı zamanda yıllardır ufak dokunuşlarla değişen ikonik tasarımıyla gözlerin üzerinizde olduğunu size hissettirir.
Mini'nin doğuş hikayesi
1950’li yıllarda Mısır Süveyş kanalının kontrolünü ele almasıyla beraber petrol ihtiyacını Süveyş üzerinden karşılayan İngiltere'de petrol krizi ortaya çıktı. Benzin aylık 15 litreyle sınırlı olmak üzere karneyle satılmaya başlandı.
Petrol kriziyle beraber insanlar, büyük hacimli araçlarını kullanamadılar. İngiliz halkı kendilerine verilen aylık 15 litre petrol sınırına uyabilmek için alman üretimi Bubble car denilen araçları kullanmaya başladılar. Motosiklet motorundan üretilen gürültülü çalışan iki kişilik ve güvenliksiz araçlardı.
1952 yılında Austin ve Morris adlı iki firmanın birleşmesiyle kurulan BMC’nin genel müdürü Leonard Lord halkın bu güvenliksiz ve gürültülü araçlara rağbet göstermesi karşısında endişeye kapıldı.
Bunun üzerine BMC genel müdürü Leonard Lord, ufak ama 4 kişinin seyahat edebileceği az yakıt tüketen 4 silindirli bir motora sahip 4 tekerlekli bir araç üretme kararı aldı.
Alec Issigonis
Mini’nin tasarımcısı Alec Issigonis 1906'da İzmir’de doğmuştur. Issigonis erken yaşta otomobil mühendisi olmaya karar verdi. 1925-1928 yılları arasında Londra’da Battersea Polytechnic’te mühendislik okudu. 1928’de ilk olarak Londra’daki bir mühendislik firması olan Gillett’in tasarım ofisinde çalıştı. 1934’te Issigonis, çalışmak üzere Coventry’deki Humber Ltd çizim ofisine davet edildi. Bu sıralarda bir arkadaşıyla birlikte özel bir kısa mesafe yarış otomobili yapmaya başladı.
30 yaşındayken Morris Mühendislik Departmanı’nda çalıştı ve ilk başarısını Morris Minor’ın üretilmesiyle kutladı. Morris ve Austin 1952 yılında British Motor Corporation’ı oluşturmak üzere birleştiğinde Issigonis şirketten ayrılmaya karar verdi. Daha sonra Avis’e geçerek lüks sedan otomobilin geliştirilmesinde çalıştı ancak proje maliyeti nedeniyle sonlandırmak zorunda kaldı. Issigonis bunun ardından British Motor Coperation’a geri döndü ve o dönem yaşanan birçok politik faktörün de etkisiyle büyük buluşunu gerçekleştirmeye yöneldi. Petrol krizi onun bir efsane olmasına katkı sağlayacaktı.
Mini Tasarlanıyor
Issigonis ekibine Jack Danils ve Chris Kingdom adında iki başarılı mühendis ve birkaç genç mühendisi dahil etti. Artık Mini tasarlanmaya hazırdı. Bir efsaneye göre Allec Issigonisin Mini’nin ilk çizimini bir peçeteye çizdi.
Issigonisin bu tasarımı oldukça yenilikçiydi. Sıralı motora göre daha kısa krank mesafesi bulunan v motoru kullanarak motoru gövdeye 90 derece çevirerek koymayı başarmıştır. Bu sayede alandan tasarruf edildi. İstenilen araç uzunluğuna iç hacimden ödün vermeden ulaşıldı. Önden motorlu ve önden çekiş sistemi sayesinde aracın performansı ve güvenliği arttırıldı. Arkaya güç iletimini sağlayan şafta ve diferansiyele gerek kalmadı ve maliyetleri düşürdü. Bu durum hem aracı hafifletirken aynı zamanda şaft tüneli olmadığı için aracın iç hacmini arttırdı.
4 silindire sahip 848 cc kapasitesindeki bu motor 4 vitese sahipti. Saate 115 km hıza ulaşabilen bu motor günümüzde bize ne kadar yavaş gelse de o zamana göre gayet iyi bir hıza sahipti. Zaten Mini size en hızlı olmayı değil ister hızlı ister yavaş her sürüşten zevk almanızı sağlar. Bu araç 100 km de 6.2 litre benzin harcıyordu. Benzin tüketimi Bubble araçlara oldukça yakındı. Mini bu araçlara göre daha sessiz daha güvenli, oldukça iyi yol tutan ve 4 kişilik bir araçtı.
Mini'ye Üretim Onayı Geldi
1957 Haziran’da BMC genel müdürü Leonard Lord, ilk mini prototipini test etti ve seri üretime onay verdi. 1960 yılına gelindiği zaman Austin Seven Mini ve Morris Mini Minor adında iki model üretildi.
İki farklı araç üretilmesinin sebebi bu iki markanın BMC çatısı altında birleşmeden önce kullanıcıların markalara olan bağlılıklarını kullanarak bu iki rakip markanın müşterilerini kendilerine çekmekti.
Dünyanın ilk “Mini"si olma unvanına sahip bu iki araç birkaç fark haricinde tamamen aynıydı.
Mini Asfaltta
Kompakt tasarıma sahip yatay yerleştirilmiş v motor sayesinde aracın %80 i yolculara ve bagaja kalıyordu. Bagaj açık şekilde hareket edebilmemizi sağlayan menteşeler sayesinde aracı adeta bir panelvan gibi kullanabiliyor ve normalde taşıyamayacağınız büyük ürünleri taşıyabiliyordunuz.
Issigonis lastiklerin araç içerisindeki alanı kısıtlamasını istemiyordu. Dunlop’u 10 inç lastik üretmeye ikna etti ve lastikleri aracın en köşe noktalarına yakın konumlandırdı. Bu durum ilerleyen zamanlarda karting hissi denilen bu hissin temellerini sağlayacaktı.
Araçta ağırlıktan tasarruf etmek için radyo, cam açma kolu ve emniyet kemeri dahi yoktu. Aracın minimum ağırlıkta olmasına ve maksimum yük taşıma kapasitesinde olmasına önem verildi. İlk seri üretim 1959’un başlarında piyasaya sürüldü. Mark (model) 1 Mini adlı bu araç 1967’ye kadar üretildi.
Mini Tutkuya Dönüşüyor
Otomobil endüstrisinde Mini’nin başlattığı devrim fark ediliyordu. Fakat İngiliz halkının bu değişime alışması biraz zaman aldı. Mini'yi görenler bu aracın 4 kişilik olabileceğine inanmıyorlardı. Ve 500 sterline satılan araçların kaliteli ve güvenli olabileceğine imkân vermiyorlardı.
Zamanla aracı satın alan insanların kafasındaki soru işaretleri yok oldu. Kulaktan kulağa bu minik ama eğlenceli otomobilin namı yayılıyordu. BMC bu durumdan oldukça memnundu. 1960 yılında 116.000 adet, 1961 yılında 157.000 adet mini satıldı.
Mini, daha doğduğu günden itibaren bir ikon olacağını belli ediyordu. Sanatçılar, film yıldızları da Mini’ye duyarsız kalamadı ve onlar da bu araçtan satın aldı. Beatles, Mick Jagger, Steve McQueen ve Bridget Bardot gibi isimlerin Mini’si vardı. Hatta Ürdün Kralı Hüseyin, Monaco Prensesi Grace ve Prens Charles bile Mini satın alan kraliyet üyeleriydi. Diğer bir deyişle işçilerden sinema artistlerine, kraliyet üyelerinden futbolculara kadar herkes Mini satın alıp kullanabiliyordu.
Mini Cooper Oluyor
John Cooper o dönemlerde Cooper adlı otomotiv firmasının sahibiydi. Yarış otomobilleri de tasarlayan Cooper, Mini’de iyi bir yarış arabası potansiyeli gördü. Cooper yenilikçi yaklaşımlarıyla otomobil yarışı alanında duayen bir isim olarak görülüyordu. John Cooper yarış otomobillerinde motoru sürücünün arkasına koyan ilk kişiydi.
Issigonis, Mini’nin gündelik kullanıma yönelik bir araç olduğunu düşünürken Cooper ise bu araçta yarış potansiyeli görüyordu. Cooper ile işbirliği yapmaya başlangıçta pek yanaşmayan Issigonis sonunda ikna oldu. Cooper bu araba ile ilgili vizyonunu Issigonis’e anlattı ve birlikte Mini Cooper’ı yaratmaya karar verdiler.
1071 cc’lik S modeli,1963 yılında üretime geçti. Yine farklı yarışlar için gereken modifikasyonlara sahip özel modeller de üretildi. 1962 yılnda John Love, British Saloon Car şampiyonasında Mini Cooper ile birinci oldu.
Aracın mütevazı görünümü ve sıkı performansı, polis teşkilatlarının da dikkatini çekti. İngiliz ve Avustralya polis teşkilatları Mini Cooper’dan hatırı sayılır bir miktar satın aldılar.
Monte carlo
Mini Cooper S, Monte Carlo rallisine 1964-1967 arasında damgasını vurdu. Paddy Hopkirk’un 1963-1964 yıllarında bu araçla birincilik ipini göğüslemesi aracı tam bir fenomen haline getirdi. Bir yıl sonra Fin pilot Timo Makinen de kış yarışlarında binlerce kilometreyi sorunsuz geçerek birinci oldu. Üstelik yarışı bitiremeyen onlarca araç vardı. Mini’nin süper yol tutuşu herkesi şaşkına çeviriyordu.
Mini’nin yarış başarısı sadece ralliyle sınırlı değildi. 1960’larda parkur yarışlarında da Mini efsanesi söz konusuydu.
Mini Artık Bir BMW
1994 yılında Mini resmi olarak artık bir BMW’ydi. Mini satışları düşmeye başlamıştı. Bu durum BMW'nin pek hoşuna gitmiyordu. BMW taze bir başlangıç için klasik Mini’yi MINI olarak pazarlamaya başladı.
Yeni MINI, 2000'e sıkı bir giriş yaptı. Alman BMW, İngiliz Mini’ye taze kan oldu ve aracın satışlarını kademe kademe yükseltti.
2001’de BMW sahipliğine üretilen ilk araç yeni hatchback MINI oldu. Premium fiyata sahip olan bu araç tasarım, sürüş ve malzeme kalitesi bakımından lig atladı. Cooper, Cooper S ve One adıyla piyasaya sunulan bu araçlara John Cooper Works (JCW) de dahil oldu. 2010 yılında Countryman modeli piyasaya sürüldü.
Şu ana kadar Mini ailesinin en büyük üyesi olan bu model Avusturya’da üretiliyor ve 4 çekiş özelliğine sahip.
Yeni sahibinin vizyonu ve yaratıcılığı ile yepyeni bir hayata başlayan MINI’nin başarısında elbette İngiliz köklerinin payını yadsımak olmaz.
Geleceğin Mini'si
Mini günümüze ayak uydurarak tamamen elektrikli Mini Cooper E’yi piyasaya sürdü. Mini’nin sürüş karakterini taşıyan bu araç 2020 yılından itibaren Formula E yarışında güvenlik aracı olarak pistlerde tur atmaktadır.
Mini kullanıcıya bekleneni vermesi, uygun fiyatlı olması, sürüş zevki ve yıllardır ikonik tasarımında küçük değişikliklerle aracı modern bir araç yapmayı başarmasıyla bir ikon olmuştur. Mini yıllardır asfaltta kendini göstermektedir ve böyle giderse uzun yıllar daha onu sokaklarda göreceğiz gibi gözüküyor.
https://www.mini.com.tr/tr_TR/home/news/simge-haline-gelmis-bir-otomobilin-yaraticisi-alec-issigonis.html
https://www.whichcar.com.au/features/2016-mini-jcw-vs-1965-mini-cooper-1275-s
https://tr.motorsport.com/formula-e/news/formula-e-yeni-mini-formula-e-guvenlik-aracini-tanitti/5988725/
https://tr.motor1.com/news/358741/2019-mini-cooper-se-resmi/
https://alchetron.com/Mini
https://www.yeniisfikirleri.net/mini-cooper-kurulus-hikayesi/
https://primotipo.com/2019/03/01/cooper-s/