Sümerbank Nedir?
Sanayi dediğimiz kavram; toplumu şekillendirme, tarihin seyrini değiştirme gücüne sahip. 20. yüzyılın başındaki bu güç; kavramları, kültürleri, sınırları ve yaşamları değiştirdi.
Dünya sanayi tarihinde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti de ekonomisini güçlendirmek için tekstile yöneldi. Sıfırdan ayağa kalkmak zorunda olan ülke ekonomisinin en büyük dayanaklarından birisi Sümerbank oldu.
Türkiye'nin ''Sanayi Mektebi'' Sümerbank; tüzel kişiliği ve özel kanunda belirtilen sınırlar çerçevesinde bağımsızlığı olan, sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyette bulunmak üzere özel hukuka tabi, sanayi ve teknoloji bakanlığına bağlı iktisadi devlet teşekkülüdür. 11 Temmuz 1933 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından 'Sümerbank' ismi verilmiştir.
Sümer İsmi Nerden Geliyor?
Sümerolog Profesör Doktor Muazzez İlmiye Çığ, bu sorunun yanıtını çeşitli kaynaklarda açıklık getiriyor.
‘’Atatürk’ün okuduğu dış kaynaklı tarih kitaplarında; Sümer dilinin Türkçeye benzediği Sümerlerin 6000 yıl önce Asya’da, Irak’ın güneyine, Dicle ve Fırat nehirleri arasına yerleştikleri anlatılıyordu. Sosyal adalete çok önem veren Sümerler, aynı zamanda üretken bir ekonomiye sahipti. Ekonomik faaliyetlerin merkezi mabetlerdi. Mabedin ve halkın tarıma dayalı ürünleri dış ülkelere satılıyor, oralardan ülkede bulunmayan taş, maden, tomruk satın alınıyor; bunların bir kısmı işlenerek tekrar satılıyordu. Ekonomiyi idare eden mabetler aynı zamanda bir tür banka işlevi görüyordu. Halk onlardan borç alabiliyordu. ‘’[1]
Tarihin ilk bankacılık sistemi, bir vefa göstergesi olarak yeni oluşumun ismi oldu.
Anadolu’nun dört bir yanında kurulan Sümerbank işletmeleri sanayileşmenin yanı sıra kuruldukları bölgeye ulaştırdığı fiziksel ve sosyokültürel imkanlarla erken Cumhuriyet döneminin “toplumsal modernleşme” hedefine de katkıda bulunmuştur. İşletme çalışanları için yapılan konutlar, kütüphane, tiyatro ve spor alanları gibi sosyal imkanlar Sümerbank yerleşkelerini modern birer yaşam alanlarına dönüştürmüştür. Bu yerleşkelerin etrafına kurulan mahalleler, hammadde taşıma amaçlı yapılan kara ve demir yolları Sümerbank işletmelerinin kurulduğu bölgelerde topyekûn bir kalkınma getirmiştir. Sümerbank, döneminin koşullarında kumaş, iplik, ayakkabı gibi temel tüketim ihtiyaçlarını ülkenin pek çok noktasında ulaşılır kılmıştır.
Sanayileşen Cumhuriyet Türkiye’sinin belkemiğini oluşturan temel üretim birimleri Sümerbank tarafından faaliyete sokulmuştur. Sümerbank fabrikaları iç piyasaya yönelik üretim birimleri olarak konumlandırılması dolayısı ile ithal ikamesi Sümerbank’ın gelişim stratejisini oluşturmuştur. Sümerbank, nispeten gelişmiş Batı ile Anadolu’nun gelişmemiş vilayetleri arasındaki uçurumu kapatmak için, sanayi projelerini bütün Anadolu’ya dağıtarak Kayseri ve Malatya gibi merkezlerde fabrikalar kurmuştur.
Sümerbank Fabrikaları Ve Türkiye
İlk büyük kompleksin kurulacağı yer daha önce başkent olması önerilen, ticari geçmişi M.Ö. 9. Yüzyıla dayanan Kayseri’ydi. Sümerbank dev kompleksinin inşası için 1932 yılında İsmet İnönü tarafından, Sovyetler Birliği’nden yaklaşık 8.6 milyon TL’lik bir kredi alındı. Bu girişimlerin ardından Sovyetler Birliği yapının tasarımını da yaptı. Fabrikanın projesini Sovyet Mimar İvan Sergeyeviç Nikolayev çizdi.
16 Eylül 1935te görkemli bir törenle açılan Kayseri Bez Fabrikası, ülkenin kombine halinde kurulan ilk ve en büyük pamuklu fabrikasıydı. Fabrika hizmete girdiği an itibariyle tüm ülkenin gözbebeği oldu. Devletin en üst kademesi tarafından her günü, üretim bandı büyük bir titizlikle takip edildi. İşletmenin amacı, halk tipi ucuz pamuklu kumaş üretmekti. Bunu da başardı.
Sümerbank fabrikalarının açılış törenleri tam bir şölendi. Açılışlara devlet yetkilileri, kurulum ve inşaatta görev alan Rus teknisyenler, yurtdışından gelen önemli konuklar ve şehir halkı katılıyordu. 9 Ekim 1937 tarihinde Nazilli, Atatürk ve beraberindeki heyeti, görkemli bir açılışla ağırladı. Fabrikanın içerisinde bulunan 480 makine hep birden harekete geçtiği an açılışa katılanları etkiledi. Atatürk çıktığı kürsüden;
''İşte bu musikidir'' dedi.
Nazilli’de yükselen o musiki içinde kumaşlar dokunuyor, yıkanıyor, renkleniyor, nihayet kimyanın modern tekniğine ulaşıyor ve renk renk çiçeklerle bezeniyordu. Kırmızı, mavi, gözü okşayan her renk bu basmalarda yer alıyordu.
Nazilli basma fabrikasında 2400 kişinin çalışması hedeflenmişti. İlk baş gösteren sorun, bu kadar çok çalışan olmasına rağmen personel sayısının yetersizliğiydi. Hem Kayseri hem de Nazilli’deki fabrikalarda çalışan sayısının ve kalitesinin arttırılması gerekliydi.120 Sovyet montör ve mühendis, fabrikadaki bu açığı kapatmak için hemen göreve başladı. Fabrikalardaki personel ihtiyacı çevre illerden gelenlerle karşılanmaya çalışıldı. Sümerbank yerleşkeleri, bulundukları şehirlerin nüfusunda gözle görülür artışa neden oldular.
Nazilli 1927-1955 Yılları Arası Nüfus Sayımı
Modernleşme Hamlesi Olarak Sümerbank
Fabrikalarını okula dönüştüren, mesai saatleri bitiminde ingilizce kursları açan Sümerbank, hayalindeki çalışan profilini yetiştirirken modernleşme hamlesinin öncüsü durumuna geldi. Türkiye'nin dört bir yanından yola çıkan gençler Sümerbank bursuyla dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim görüp ülkenin beşeri sermayesini oluşturdular.
1933 yılında yurt dışında 3 öğrenci okutan Sümerbank’ın 1969 yılı itibariyle bu sayısı 1626’yı bulmuştur.[2]
Sümerbank fabrikaları sanayi kuruluşu olmanın yanı sıra sosyal birer tesis olmuştur. Fabrikalar bünyesinde kütüphaneler, sinema ve tiyatro salonları kurulmuştur. Sümerbank’ın Nazilli basma fabrikası bünyesinde bir caz takımı kurulmuş, birçok resim ve heykel sergileri düzenlenmiş, kurulan Halkevi’nde biçki dikiş kursları açılmıştır. Çalışanlara yemek aralarında dünya klasiklerinden eserler dinleten Sümerbank fabrikaları, Sümerbank’ın kuruluş felsefesinin göstergesi olmuştur.
Fabrikadaki makine seslerine koroların, alkışların eşlik etmesi mümkün.
Sümerbank kadınların çalışma hayatına katılmasında da öncü rol oynamıştır.
Şu an Tekstil ve hazır giyim sanayii, Türkiye'de yaklaşık 2 milyon çalışanı ile en fazla istihdam sağlayan sektör konumunda. Kayıtlı istihdamın %40'ını kadınların oluşturması, bu sanayide kadına verilen önemi gözler önüne sermektedir.
Anadolu topraklarında dokumacılık denildiği zaman hep kadın ön plana çıkıyor. Pamuk tarlalarında işçi olarak çalışmaktan halı dokumaya, iplik üretiminden hazır giyime kadar tekstildeki pek çok alana tarih boyunca kadın eli değiyor.
Sümerbank, çalışanlarının barınması konusunda da öncü adımlar atmıştır. Hemen her fabrikada işçiler için her türlü sağlık ve temizlik ihtiyaçlarının karşılandığı lojmanlar kurmuştur. Büyük fabrikaların civarında ise çalışanlar için mahalleler inşa etmiştir. Örneğin Nazilli Sümerbank fabrikası çevresinde kurulan Sümer Mahallesi günümüzde hâlâ Nazilli’nin en büyük mahallesidir.[3]
Sümerbank tarafından kurulan Kayseri Bez Fabrikası lojmanları da modern mimarinin en önemli örneklerinden birisi olmuştur. 1934’te temeli atılan Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası ve Lojmanları Rusya’da tasarlanıp, Türkiye Rusya işbirliği ile inşa edilmiştir. Fabrika Lojmanları hem kenti ve çevresini hedeflenen “modern” kimliğe göre şekillendirmiş hem de sanayileşme hedefini gerçekleştirmiştir.
Ayrıca işçilerin ulaşım servisini sağlamak için Nazilli'de 3km'lik bir demiryolu hattı döşenmiştir. Zayıf bir lokomotif ve iki vagon, ama fonksiyonel. Raylarda çıkarttığı sesten dolayı Nazilli halkınca ''Gıdı Gıdı'' denen tren 1995 yılına kadar 58 yıl boyunca işçileri taşımıştır. Şu an Nazilli ilçesinin nostaljik trenidir.
Sümerbank yerleşkelerinde spor kulüpleri ve müsabakaları da desteklenmiştir. Futbol, basketbol, atletizm, voleybol, bisiklet, güreş, yüzme, boks ve tenis sporlarının faaliyet gösterildiği spor alanları oluşturulmuş ve kulüpleri kurulmuştur. Sümerspor Futbol Kulübü'nün 1979 yılındaki kadrosunda Rıdvan Dilmen'i görmek mümkün.
Fabrika yerleşkelerinde tenis kortu bile olması büyük bir sosyal değişimin işaretlerindendi. Daha 15 yıl önce Kurtuluş Savaşı vermiş bir toplumun süngü tutan ellerinin bu kadar kısa sürede tenis raketiyle tanışması, ülkede iklimin hızla ve derinden değiştiğinin göstergesidir.
Sümerbank İşletmelerinde Tasarım
Kurumsal Kimlik
Sümerbank ilk kurulduğu yıllarda SB kısaltmasını amblem olarak kullanmıştır. Bu kullanım şekli zamanla anahtar şeklinin S ve B harfleri ile sembolize edildiği logoya dönüşmüştür. Bu logo, Kâğıt Müzesi Dokümantasyon Merkezi’nin arşivlerine göre Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikası’nın (SEKA) kurucusu Mehmet Ali Kâğıtçı tarafından tasarlanmıştır. 1943’de anahtar şeklindeki SB harfleri ve Sümer kelimesi Sümerbank ürünlerini iç ve dış piyasada tanıtmak ve taklitçiliği önlemek amacı ile marka olarak tescil edilmiştir.
Sümerbank’ın reklam afişi çalışmalarının büyük bölümü Cumhuriyet döneminin ilk grafik tasarımcısı olan İhap Hulusi Görey tarafından yapılmıştır.
Desen Hafızası
Antik uygarlıkların beşiği Anadolu'nun eşsiz desen hafızası, tüm özgün renkleri ve dokularıyla Sümerbank kumaşlarında yerini aldı.
Geriye hâlâ hafızalardan silinmeyen Merinos kumaşları, Nazilli basmaları, Hereke dokumaları kaldı.
İnsanları birleştiren bir ortak payda görevi gören Sümerbank’ın desenleri, “Sümerbank basması” deyişiyle dilimize yerleşmiştir.
1933’ten 2000’lere uzanan desen arşivine işte 7 saniyelik bir tur... Nostalji dolu bir yolculuk..
Türkiye Dijital Tekstil Desen Arşivi'nden - Yiğit Ahmet Kurt tarafından
Cumhuriyet’in erken dönemlerindeki ekonomik koşullar Sümerbank tekstillerinde kullanılan hammadde, boyar madde ve kimyasal madde kullanımını belirlemenin yanı sıra Türk halkının giysi ile olan ilişkisini şekillendirmiştir. Guaj boya ile kağıt üzerine çizilen desenler üretim kapasitesine uygun olması için iki ila dört farklı renk kullanılarak tasarlanmıştır. Nazilli Basma Fabrikasında üretilen kumaşlarda seri üretim kapasitesi dahilindeki lineer geometrik kompozisyonlar ile Anadolu kültürünü temsil eden çiçekli ve folklorik desenler en belirleyici tasarım elemanları olmuştur. Sümerbank basma ve pazenlerinden dikilmiş tipik puanlı ve çizgi desenli pijamalar, okul önlükleri, elbiseler ve gömlekler bir dönemin standartlaşmış günlük giysilerini oluşturmuştur.
Desen bölümünde sanatçılar tarafından oluşturulan desenler, Gravür bölümünde bakır levhâlâra aktarılıyor. Bakır levhâlâr üzerinde asit işlemi uygulanarak, çukurluklar meydana getiriliyor ve gravür hazırlanıyor. Baskı bölümünde boyaları üzerine alan desenli bakır levhâlâr, yerleştirildikleri silindir sayesinde sonsuz bir şekilde ve desen tekrarı yaparak silindirlerin arasından geçen kumaşın üzerine deseni aktarıyorlar. Böylece kumaş deseni haline getiriliyor. Basım işi yapıldığı için de bu kumaşa 'basma' deniyor.[4]
1990’da üretilen çubuklu desen, babalara alınıp da artan kumaştan erkek çocuğa da yetendi...
Üretim makinesinin teknik eksikliğinden dolayı enine değil boyuna basılan çizgilerle dikilen pijamalar olay oldu. Devlet pijama mı yapar tartışmaları ortaya çıksa da sonuç olarak herkes aldı ve giydi. O kadar popüler oldu ki karaborsaya düştü.
Avrupa Yakası dizisinde Peker Açıkalın'ın canlandırdığı ''Gaffur'' karakteri Sümerbank pijamasını 2000'lerde tekrar gündeme getirdi.
Türk toplumunun büyük bir çoğunluğu çubuklu pijama içinde uyumuştur.
2002 yılında ise Londra'da Dünya güzeli seçilen Azra Akın'ın üzerindeki elbise, Cemil İpekçi tarafından tasarlanmıştır. 'Sümerbank Pazeni'nden yapılan kırmızı elbise 'En İyi Elbise' ödülünü almıştır.
Ürün Tasarımı
Sadece kumaş da değildi Sümerbank; kalın Beykoz kundurası, deri çantasıydı...
Ürün tasarımına yönelik faaliyetlerin tespit edildiği Sümerbank kurumu ise tüketiciye yönelik ayakkabıların üretildiği Beykoz Kundura ve Deri Fabrikasıdır. Beykoz Fabrikasında, Doğu bölgeleri için buz ve karda yürümeyi sağlayan özel botlardan çöl savaşları için tasarlanmış ayakkabılara, tahta tabanlı güvenlik ayakkabılarından su geçirmez avcı botlarına, özel çizmelerden taşlarla süslenmiş kadın pabuçlarına kadar birçok ayakkabı üretilmiştir. Üretilen askeri kundura, çizme, koşum takımları 1856’da Uluslararası Paris Fuarı’nda sergilenmiş, Uluslararası Viyana Fuarı’nda Beykoz ürünü kunduralar altın madalya kazanmıştır.[5] 1968–2003 yılları arasında bu işletme de görev yapan Teknik Müdür’ün anlattıklarına göre; ayakkabı modelleri modelhane bölümünde çalışan beş teknisyen tarafından geliştirilmiştir. Ayakkabı modellerinin geliştirilmesi sürecinde nadiren İtalya’daki fuarlara gidilmekte ya da edinilen dergilerden beğenilen modeller taklit edilmektedir.
Yine bir ilk yine bir Nazilli Sümerbanklı.. Fabrika desinatörlerinden Müzeyyen Nalbantoğlu, bir kurum çalışanı olarak tanıtılan Türkiye'nin ilk tasarımcısı olarak kayıtlara geçmiş.
Yıldız Çini Fabrikasında; vazolar, duvar tabakları, yazı ve sofra takımları, kartvizit tabakları, kapaklı kâseler, sahanlar, aşure tepsileri, şekerlikler, çay ve fincan takımları gibi günlük kullanım eşyaları da üretilmiştir.[6] Sümerbank Kültür Dergisi’nde Yıldız Porselen fabrikasına ayrılan özel bölümde ürün tasarımlarının yapıldığı Model Dairesi tanıtılmıştır. O yıllarda model dairesinde 3 teknisyen ve 1 Alman uzman görev yapmaktadır. Çalışanların biri Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü mezunu, biri Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu Seramik Bölümü mezunu, biri ise Sanat Enstitüsü mezunu olarak tasvir edilmiştir. Model Atölyesinin çalışma biçimi makalede şu cümlelerle anlatılmaktadır:
Model Dairesinde önce resim çalışmaları yapılıyor. Kağıt üzerinde yapacakları çalışmayı biçimlendiriyorlar. Son şeklini alınca iş model dökmeye geliyor. Alçıdan modeller yapılıyor ve bu modellerden kalıp alınarak çoğaltma işi yapılıyor. Fabrikanın en önemli bölümlerinden birisi bu model atölyesidir. Bizim genç modelcilerimizin çalışmalarındaki genel eğilim, modern bir biçim yaratıcılığına yönelmiş görünüyor. Bütün çalışmalarında özgür oluşları, kendilerini etkileyen ya da baskı altında tutan bir yönetim olmayışı gerçekten büyük şanstır.
Sümerbank'a Veda
Türk sanayi tarihinde 1950'li yıllar özel tekstil sektörünün doğum tarihi oldu. Sümerbank özel sektör karşısında geriledi. Özellikle tekstil, hazır giyim ve ayakkabı alanında rekabetçiliğini yitirdi.
Türkiye’de özel sektörün gelişmeye başlaması ve özellikle Sümerbank’ın temel tüketim ürünü olan tekstil ve hazır giyim alanında tasarım, markalaşma ve mağazacılık süreçlerinin 1980’ler sonrası hızlanması, ithal ikamesi politikalarının terk edilmesi ile ulusal rekabete yabancı markaların eklenmesi Sümerbank’ın rekabetçiliğini yitirmesinin temel nedenlerini oluşturmuştur.
Zaman içerisinde oluşan karakteristik Sümerbank desenleri ve modelleri hızlı değişen tüketici trendlerine ve üretim teknolojilerine ayak uyduramamıştır. Sümerbank’ın gerileme sürecinde piyasa koşullarının etkisine ek olarak yerleşmiş bir tasarım sistematiğinin olamaması da önemli bir etken olmuştur. 1960’lar sonrası benimsendiği gözlenen uluslararası fuarlardan ve dergilerden beğenilen ürünlerin kopyalanması gibi faaliyetler tasarımın kurumsal yapının bir parçası olarak konumlanamadığının bir göstergesi olmuştur. Geleneksel zanaat kültüründen beslenen çini ve halı dokumacılığı alanlarında faaliyet gösteren Sümerbank işletmeleri özelleşme kapsamında farklı yapılar altında devamlılığını sürdürürken seri üretime yönelik, sistematik tasarım faaliyetleri gerektiren hazır giyim ve ayakkabı alanlarında devamlılığını tamamen yitirmiştir.
Sonuç olarak başta teknolojiye ayak uyduramama ve bilimsel ilke ve ölçütlerden ödünler verme olmak üzere yıllardan beri birikmiş sorunlar dizisi dünyayı etkisi altına alan küreselleşme süreci de fabrikayı kaçınılmaz sona hızla sürüklemiştir. Ülke pazarları başta Uzakdoğu olmak üzere yabancı menşeli tekstil ürünlerinin egemenliği altına girerken hem pahalı hem de değişen tüketici tercihlerini karşılamaktan uzak olan fabrika ürünleri, biriken stoklara yeni eklentiler yapmaktan öteye gidememiştir.
Ancak şöyle de bir mesele var;
Sümerbank'ın kuruluş maddelerinde yer alan 'ulusal sanayinin gelişmesi', özel sektörle kurumun arasındaki diyalogda belirleyici oldu. Emekleme aşamasındaki özel sektörle Sümerbank arasında serbest piyasadaki türden bir rekabet yaşanmadı. Aksine Sümerbank, kurumun bilgi ve tecrübelerinden faydalanılması için kapılarını özel sektör temsilcilerine açmıştır. Bankacılık faaliyetleriyle yeni açılan firmalara teşvik kredileri dağıtarak gelişimlerini destekledi. Birçok özel kumpanyada Sümerbank hisse sahibiydi. 1950'li yıllardan sonra özel sektör atağa kalktı ve yatırımlarıyla devletin önüne geçti.
11 Eylül 1987'de Sümerbank'ın özelleştirilmesine karar verilerek bankacılık birimi 'Sümerbank' olarak ayrılmış, sanayi faaliyetlerine devam eden bölümü ise 'Sümer Holding' adını almıştır.
Kısaca ve son olarak; zamanın talepleri ve değişen üretim teknolojileri Türk sanayisinin efsanesini yordu. Sümerbank'ın vedası uzun ve sessiz oldu.
Sümerbank, sanayi tarihindeki unutulmaz yerini alsa da modern Türk tekstil sektörünün başarı hikayesinde yaşamına devam ediyor.
[1]İnce,Sinem (2016). Bir Okudular Bin Dokudular. İstanbul: Bahçeşehir Üniversitesi Yayını. s.30
[2]Sümerbank Aylık Endüstri ve Kültür Dergisi. 1970. 9(93): s.16 s.18
[3]Baydar, Oya (1999).Bilanço 98 Yazı Dizi: 75 Yılda Çarklardan Chip’lere. İstanbul: Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı. s.141 s.144
[4]Danyal Aşık(2018) Ayak İzlerim 'Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası' -danyalasik.com
[5]Küçükerman, Önder (1989). Geleneksel Türk Dericilik Sanayi ve Beykoz Fabrikası, Ankara: Sümerbank Genel Müdürlüğü Yayını. s.129
[6]Sümerbank Yıldız Porselen Sanayi Müessesesi (1970), İstanbul: Apa Ofset Basımevi.
İnce,Sinem (2016). Bir Okudular Bin Dokudular. İstanbul: Bahçeşehir Üniversitesi Yayını.
Göncü Berk Gözde (2016) Sümerbank İşletmelerinde Tasarıma Dair İçerik Analizi: Sümerbank Süreli Yayınları Üzerine Bir Çalışma. Yedi : Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat, Tasarım ve Bilim Dergisi sayı.16.
Doğan, Hulusi. (2007). Adnan Menderes Üniversitesi, ‘Sanayinin Musikisi Nasıl Başladı Nasıl Bitti? Nazilli Basma Fabrikası’na Tarihsel Bir Bakış’. Nazilli Meslek Yüksekokulu
Sümer Holding, “Tarihçemiz” -sumerholding.gov.tr
Sergi Salt Ankara(2017) Konuşma: Bir Fabrikayla Toplumu İnşa Etmek: Sümerbank -saltonline.org
Türkiye Dijital Tekstil Desen Arşivi TUDİTA - Bir Ulusu Giydirmek(2018)